Ay: Kasım 2020

“Ben bu cihana sığmazam…”

“Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam. Cevher- i  lamekân benim kevn ü mekana sığmazam” Yani; “İki cihan benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam” Seyyid Nesimi Son günlerde haleti ruhiyemizi özetleyen iki satır, iki cihana yetecek kadar ders. Endişe yüklü, belirsizliklerle örülmüş, korkudan ödümüzün patladığı zamanlardayız. Bir tarafta sevdiklerimizin canı, kaybetmekten korkuyoruz çünkü kaybettik; kaybetmenin içimizi nasıl cız ettiğini öğrendik bir kere. Zaman geçtikçe sızısı azalmıyor aksine ...

Devamını Oku

Anadolu’nun Tat Belleğinden Geleceğe.. Tahıl Hafızası

Gıda israfı bir tarafta dursun yemeğin geleceği, oldukça stratejik tarım endüstrisinin en önemli parçası. “Yemek sanatı” kavramı, gelecekte yemeğin toplumları yönlendirmede ne kadar iddialı bir rol üstleneceğinin sinyalini veriyor. Coğrafyanın tat belleği hiç kuşkusuz dünün çocukları olan bizleri ziyadesiyle etkiledi. Halil İbrahim sofralarının bolluk ve bereket algısı, paylaşmanın değeriyle zenginleşti çoğaldı. Dimağımıza saklı tatların hafızasında Anadolu uygarlıklarının tarım ve yemek hikâyeleri saklı. Anadolu coğrafyasının lezzet paletinde Mezopotamya’nın toprağa karışmış güneşi, tohumun ...

Devamını Oku

Emeksiz Yemek Olur mu?

Öncü olmak istiyorsak hazıra konmayı değil çalışmayı öğretmeliyiz, çocuklara fırsat eşitliği sağlayacak bir düzen yaratmalıyız. Bizim yapmamız gereken çalışmaktı, dünyanın kalanı bizim için nasıl olsa çalışır kapılar boylu boyunca açılırdı. Çünkü eğitimde adaletsizlik, dağıtımda haksızlık, saygıda huysuzluk yoktu o zamanlar. Yer gök, su, hava herkesin ortak hakkıydı. Adam kayırmaca, dost ayırmaca, güçlünün yanında olma, aman başıma bir iş gelir, düzen böyle gibi vasatı terbiye eden durumlar yaşanmazdı. Biz her sabah çalışmak, ...

Devamını Oku

Ateşin Çocukları: Ormancılar…

Eğer bir orman köyünde çocukluk büyütmüşseniz hayalinize de hatıralarınıza da ağacın gölgesi siner. Ormancılar ilk kahramanınız büyükbabalar ilk efsaneniz olur. Orman sadece gölge mi eyler sanırsınız binlerce yıllık yaşanmışlıklara, yüzlerce farklı iş koluyla orman mühendisliği gezegenin geleceğine su serper yaptığı çalışmalarla. Güz kapıyı çalmışken sararan yapraklar kilitli sandıklardaki anılarımızı da su yüzüne çıkarmaya, bizi gülümsetmeye, hüzünlendirmeye yetti. İçinde aşk olan, bağlılık, emek olan orman hikâyeleri. Orman yeryüzünün en büyük ekosistemlerini içine alan ...

Devamını Oku

Türkiye Tarımının Problemi İthalat mı?

Türkiye tarımının birçok problemi var hiç kuşkusuz ama en önemlisi Türkiye tarımını bilenler değil romantiklerin konuşuyor olması. Tarımda ölçek ekonomisinin olmaması, planlı üretim problemleri, desteklemeler, katma değerli ürün ekimi, artan maliyetler, iklim değişikliğinin tarımsal verimlilik üzerine etkileri, çiftçinin önünü görememesi gibi birçok başlık altında toplayabiliriz. Her bir başlık detaylı bir çalışmanın konusu. Daha bilinen tarım problemlerinden başlamak en iyisi. Kimi Çocuklar Pamuklara Sarılıyor Kimisi Pamuk Topluyor.. Tarımda işçi sorunu; en büyük problemlerden. Birileri çocuklarını ...

Devamını Oku

Ekmeğimizi Paylaşarak Başlayalım Yeni Hayata…

Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın ekmek var olmak yaşamak anlamına gelir. Tüm kültürlerde ekmek yaşamın devamlılığını simgeler. Onunla başlayan hayatlarımız, onunla kurduğumuz sofralar. Zorlu zamanlardan geçiyoruz, nasılız diye soranlara “kış gibi” deyip geçiştiriyoruz. Biliyoruz birçok mevsim kayıp gitti ömrümüzden. Bazılarımız yeni mevsimlerden geçti sonsuza kadar. Hastalıklarla sınanıyoruz, sevdiklerimizle sınanıyoruz, bir tarafta ekmek parası bir tarafta canımızın derdinde yani anlayacağımız “kelle koltukta” hayat öylesine akıp geçiyor ellerimizden. Tarlada hayat her şeye rağmen akmaya ...

Devamını Oku

Ölüm Çok, Suçlu Yok..

“Şimdi suçlu arama zamanı değil” derler böyle zamanlarda. Bize yakışmaz, hemen yardıma koşarız doğal afet sonrası yaşananlarda. Türkiye böyle güzel bir memlekettir, sıkıca sarılırız, yaralarımızda buluşuruz. Suçluyu unuturuz, neden sorusu kifayetsiz kalır. "Giden gitti hesap sorsan ne fayda" deriz yolumuza devam ederiz üzerimize çöken binlerce katın ağırlığı, onlarca saatin travmalarıyla, geçmişte olduğu gibi. Hiç aramadık suçluyu, mesela en son güzelim Karadeniz sele boğuldu; suçlu bulunamadı en sonunda değişen iklim koşulları diye tarihe ...

Devamını Oku