mineatamanbread

Zimem defterleri kapansın, Gönül defterleri açılsın….

Ramazan; binlerce yıllık bir gelenek, paylaşım, dayanışma kültürü. Ramazan sadece bolluğun paylaşıldığı günler değil yokluğun da hatırlandığı zamanlar. Maddi ve manevi yönleri toplumsal dayanışmanın, kolektif kültürün birer yansımasıdır. Ramazan dinginliği, yokluğu, sabrı, sükûnu öğretir. Yokun halinden anlayan, sabrı davranışa dönüştürmüş bireyler toplumsal barışın, uyumun temellerini atarlar. Bu nedenlerdir ki ramazana ait gelenekler toplumsal hafıza ile geçmişin dayanışma kültürünü günümüze taşır. Ramazan aynı motivasyonun etrafında toplanan insanların erdem kazanacağı manevi bir aydır. Dua ile ...

Devamını Oku

Tarımda Metrikleme Zamanı

Ölçemediğiniz, ölçtüklerinizi anlamlı bilgiye dönüştürmediğiniz hiçbir alanda başarılı olmamız mümkün değil. Tarım artık her zamankinden daha fazla unsurdan etkileniyor. Tüm etkenlerin, süreçlerin düzenli şekilde ölçülmesi, anlamlı veriye dönüştürülmesi tarımın geleceğine yapılacak en büyük yatırım. Dünyanın temeli matematik kuralını her nasılsa unutuyoruz. Ölçme biçme işlerini sevmiyoruz. Esnaflar akşam kasalarındaki parayı kazancı zannediyor, iş dünyası markasının değerini ölçtürmüyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde rakamlar ayda bir açıklanan enflasyon, ihracat, ithalattan ibaret. Teknolojinin, big ...

Devamını Oku

Dünya Gelecek Gününde Geleceğin Ekmeği: Kintsugi Felsefesinde

Dünya gelecek günü bugün… Geleceği tasarlayanların, geleceğe kök salmak isteyenlerin günü.. Her ne olursa olsun zamanın ruhunu içine sindirenlerin, geleceğin ihtiyaçlarına göre kendini donatanların günü. Bilim de, teknoloji de, tarım da, sanat da, mimari de… Ekmeğin geleceğini kurgulamak, Anadolu ekmek mirasını dünya pazarı ile buluşturmak… Kırım’dan elince bir avuç tohum, bir parça ekmek ve maya kelamıyla Hemşin’e dönüp Rize ekmeğinin temellerini atan; genç Türkiye cumhuriyetinde fırıncılık pastacılık geleneğini oturtan dedelerimin anısına rahmet ve minnetle…. Gelecek ...

Devamını Oku

Gerçekten toprak ana mıydı?..

Modern dünyanın çöplüğünde nefessiz kaldık ardıç kuşu olduk, gamzenin çukuruna uykuya daldık. Bir avuç toprağın peşine düştük.  Toprağın üstüne kurduk fani heveslerimizi, derinlerine dalmaya cesaret edemedik, oyalandık durduk gelene gidene alıştık, aşık olduk.. Bir varmış bir yokmuş ile başlayan masallarda paylaşılan toprak. Evvel zaman içinde efsanelerinde “anaya” dönüştürülen toprak. Zamandan mütevellit üstüne basa basa çiğnenen toprak. Vatan deyince dört nala uzak.. Hunharca çiğnedik geçtik, altını üstüne getirdik, yetmedi yolumuzdan çektik. Sevgilinin ayağında taş değmesin dedik toprağa ...

Devamını Oku

Zanaatkârlığın içine sinmiş sanat

Hayat hayale sığmıyor derken büyük yürekli bilgeler; hamurlar yoğurmaya evrenin şifasını fısıldanmaya devam ediyordu. Hititler; çizgiye, şekle, renge dair tekmili birden ne varsa hamura aktarıp, ustalıklı eserler ortaya koydular. Zanaatkârlık ticari gelişmişliğin özgüveniyle 15o’ye varan ekmek çeşidini tohumu altına dönüştürdü. Avucun içine sinen hikâyeler, insanlığın alametifarikası oldu.  Doğanın tüm gizemi bazen anka kuşuna bazen bir üzüme bazen de diş şeklinde heykele dönüştü usta ellerde. Her bir ekmek bir sanatçının elinde ...

Devamını Oku

Anadolu’nun ekşi maya hikâyesi…

Eski Yunan’da çok değerli olan fırıncılık mesleğinin kökleri de yine Anadolu coğrafyasında kök salmış ileri uygarlıklar olan Hititler, Urartular, Sümerler gibi medeniyetlerdir. Farklı dönemlerde Balkan göçleri ve Galyalılar’ın  sayesinde özellikle Kapadokyalı fırıncıların zanaatkârlıkları Avrupa kıtasında önce Eski Yunan, sonra da onlar vasıtasıyla İtalya’ya kadar ulaşmıştır. Amerika’da şu anda ekilen buğday çeşitlerinin  %70’ine yakını 1900’lü yıllarda Kars tarafından Amerika’ya gitmek zorunda kalmış Malakanlar’ın yanlarında götürdükleri kavlıca buğdayından ıslah edilmiş çeşitlerdir. Anadolu buğday ...

Devamını Oku

“Ben bu cihana sığmazam…”

“Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam. Cevher- i  lamekân benim kevn ü mekana sığmazam” Yani; “İki cihan benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam” Seyyid Nesimi Son günlerde haleti ruhiyemizi özetleyen iki satır, iki cihana yetecek kadar ders. Endişe yüklü, belirsizliklerle örülmüş, korkudan ödümüzün patladığı zamanlardayız. Bir tarafta sevdiklerimizin canı, kaybetmekten korkuyoruz çünkü kaybettik; kaybetmenin içimizi nasıl cız ettiğini öğrendik bir kere. Zaman geçtikçe sızısı azalmıyor aksine ...

Devamını Oku

Anadolu’nun Tat Belleğinden Geleceğe.. Tahıl Hafızası

Gıda israfı bir tarafta dursun yemeğin geleceği, oldukça stratejik tarım endüstrisinin en önemli parçası. “Yemek sanatı” kavramı, gelecekte yemeğin toplumları yönlendirmede ne kadar iddialı bir rol üstleneceğinin sinyalini veriyor. Coğrafyanın tat belleği hiç kuşkusuz dünün çocukları olan bizleri ziyadesiyle etkiledi. Halil İbrahim sofralarının bolluk ve bereket algısı, paylaşmanın değeriyle zenginleşti çoğaldı. Dimağımıza saklı tatların hafızasında Anadolu uygarlıklarının tarım ve yemek hikâyeleri saklı. Anadolu coğrafyasının lezzet paletinde Mezopotamya’nın toprağa karışmış güneşi, tohumun ...

Devamını Oku

Emeksiz Yemek Olur mu?

Öncü olmak istiyorsak hazıra konmayı değil çalışmayı öğretmeliyiz, çocuklara fırsat eşitliği sağlayacak bir düzen yaratmalıyız. Bizim yapmamız gereken çalışmaktı, dünyanın kalanı bizim için nasıl olsa çalışır kapılar boylu boyunca açılırdı. Çünkü eğitimde adaletsizlik, dağıtımda haksızlık, saygıda huysuzluk yoktu o zamanlar. Yer gök, su, hava herkesin ortak hakkıydı. Adam kayırmaca, dost ayırmaca, güçlünün yanında olma, aman başıma bir iş gelir, düzen böyle gibi vasatı terbiye eden durumlar yaşanmazdı. Biz her sabah çalışmak, ...

Devamını Oku

Ölüm Çok, Suçlu Yok..

“Şimdi suçlu arama zamanı değil” derler böyle zamanlarda. Bize yakışmaz, hemen yardıma koşarız doğal afet sonrası yaşananlarda. Türkiye böyle güzel bir memlekettir, sıkıca sarılırız, yaralarımızda buluşuruz. Suçluyu unuturuz, neden sorusu kifayetsiz kalır. "Giden gitti hesap sorsan ne fayda" deriz yolumuza devam ederiz üzerimize çöken binlerce katın ağırlığı, onlarca saatin travmalarıyla, geçmişte olduğu gibi. Hiç aramadık suçluyu, mesela en son güzelim Karadeniz sele boğuldu; suçlu bulunamadı en sonunda değişen iklim koşulları diye tarihe ...

Devamını Oku